TARİHSEL SÜREÇTEN GÜNÜMÜZE ALEVİLİK

TARİHSEL SÜREÇTEN GÜNÜMÜZE ALEVİLİK

       Abbas Tan

 

Kadim bir inanç olan Alevilik tarihten günümüze ulaşana kadar oldukça fazla sorunlarla karşılaşmış,baskılara,yok etme politikalarına rağmen ayakta durabilmiştir.

Ayakta durabilmesinin tek nedeni İnsana ve doğaya dayalı bir inanma biçimi olmasıdır.

Diğer inançlardan ayrı olma nedenlerinden birisi de budur.

Bu yüzden Aleviliğin yaşatıldığı coğrafyalarda iktidarlar sürekli Aleviliği yok etme mücadelesi vermişlerdir.

Aleviliği yok edemedikleri yerlerde Alevileri yok etmeye çalışmışlardır.

Bin yıllardır verilen bu mücadele dik durmasını bilen Aleviler sadece insanı değil tüm canlılarla birlikte Doğaya da sahiplenmesini bilmişlerdir.

Yaşamın her alanında Sevgiyi,Hoşgörüyü elden bırakmamışlardır.

 

Günümüzde hala bu desturla hareket etmeye çalışıyorlar ama gelişen olaylar Alevileri de zorlamaya başladı.

Tarihte gördüğümüz din savaşlarının dışında kalmasına rağmen geçen süre içerisinde güçlü devletlerin baskıları arasında asimile olmaya başlamıştır.

Aslında asimilasyon politikası her dönem varlığını sürdürmüş. Bunun karşısında Aleviler zaman zaman takiye yapmış,isimleri ve bazı figürleri  simge olarak kullanmışlardır.

 

Günümüzde yaşatılan Alevilik bazı ritüellerinde aslından uzaklaşmış,birilerine benzetmeye çalışılmış kısmen de başarılı olmuşlardır.

 

Araştırmayan-Sorgulamayan Alevilerin kimi söz sahibi insanları da buna alet olmuşlardır.

 

Bu gelişmelerden sonra Aleviler  kırsaldan kentlere göçüşle birlikte iyice dağılmışlar.

Ocak sistemi çökmeye başlamış.

Talip-Rayber-Pir-Mürşid ilişkileri ortadan kalkmış,

Talip Pirini,Pir talibini tanımaz olmuş.     

Musahiplik birçok bölgede yok olmuş.

 

 

Kapalı mekanlarda gizli yapılan Cemler uzunca süre bozulmadan yürütülürken açık alanlarda yürütülen Hakka Uğurlama Erkanları çeşitli baskılardan kurtulamayarak yerini Cenaze Namazına bırakmıştır.

Erkannameler,Temennalar,Gulbanglar  yerine kuran okunmaya dönüştü.

 

Şu an bazı Cemevlerinde uyulması gereken şartlar belirlenmiş ve kapılara asılmış levhalar vardır.

Nur Suresi,İhlas Suresi ve Fatiha Suresi dede ile birlikte okunur yazılmaktadır.

Bu cemlerde okunan Gülbanglar da Alevilikle çok bağdaşmaz cümleler vardır.

(Devletin Kılıcı keskin olsun..vs.)

Cemevlerinde Kuran Kursları ve Mevlit öğretimleri başladı.

 

Alevilikte Ramazan orucu ve Bayramı yokken Ramazanda İftar sofraları kurularak Davetiyelerle Aleviler Ramazan iftarlarına davet edilmektedir.

 

Bayram sabahı Müslümanlar Bayram namazına giderlerken Cemevlerinde Bayram Cemi adı altında Bayram Namazına alternatif uygulamalar yapılmaktadır.

 

Alevilik inancında Ölüm anlayışı yokken  dedeler dualar içerisinde Cennetle mükafatlandırılmalarını istemektedirler.

Hakka yürüyen için okunan temennalarda Cennet Mekanı olsun demektedirler.

Mezar başlarında Talkın (Telkin) de bulunmaktadırlar.

Gelip sorduklarında de ki … diyerek akıl vermeye kalkışmaktadırlar.

 

Alevilikte Hak etmediği alma,yeme denirken, Devletin yada birilerinin paraları ile Umreye ve Kerbela’ya giden dedelerimiz ve Yöneticilerimiz vardır.

 

Cemevleri ile Dernek ve Vakıflar siyasi partilerin arka bahçesi olmuşlardır.

Yöneticiler ve Dedeler bir taraftan buralarda hizmet verirlerken diğer taraftan siyasi partilerde aktif görev yapmaktadırlar.

Alevilerin yoğunlukta oldukları mahallelerde Uyuşturucu,Hırsızlık,Yolsuzluk,Kadın ticareti ..vs. almış başını gidiyor.

 

İngiltere’de  cezaevinde bulunan 5.500 Türkiye’li nin  4.700 ü Alevi çocukları olduğunu, intihar eden gençlerin % 90 Alevi çocukları olduğu bilinmektedir.

 

Alevilerdeki eğitim seviyesi hızla düşmektedir.

 

Kurum yöneticileri ve dedelerin büyük bir kısmı Aleviliğin olmazsa olmazlarını dahi bilmiyorlar.

Araştırıp öğrenme gereği de duymuyorlar.

Dedelerin büyük bir kısmının Cami İmamlarından farkı yoktur.

 

Kendileri gibi inanmayan yada yorumlamayanları Ateist yada terörist gibi görüyorlar.

 

 

Dedeler Taliplerinden uzaklaşmışlar ve Cemevi dedeliğini ele geçirme hesapları yapmakla meşguller.

 

Tanrı-Doğa-İnsan anlatışı yada  Hakk-Doğa-Canlı anlayışından bihaberler.

4 Kapı 40 Makamı ve Rıza Şehrini, Kamil İnsan anlayışını bilmezler.

Hızır ve Ziyaretin Alevilikteki yerini Müslüman anlayışı yada Sünni anlayışla yorumlamaya çalışmaktadırlar.

Cennet-Cehennem hesabı yapmaktadırlar.

Varoluş-Yaradılış kavramları ile ilgileri dahi kalmamıştır.

 

Alevilikte var olan Ateş-Su-Hava-Toprak anlayışı kimileri için masal olarak değerlendirilmektedir.

Konuşmaları Kerbela ile başlayıp Kuran ayetlerini kendilerine göre yorumlamaktan başka bildikleri yoktur.

Hem Kuran değiştirildi demektedirler hem de değişti dedikleri kurana sahiplenmektedirler ama kuranın hangi suresi,hangi ayeti derseniz onu da bilmezler.

Kerbela elbette Aleviler için son derece önemlidir. Sadece Aleviler için değil insanım diyen her insan için önemi oldukça büyük olmalı ama günümüzde Kerbela’yı unutturacak nice olaylar yaşanmaktadır. Bunlardan pek bahsetmezler.

 

Alevilikte İkrar vardır.

Görgüden geçme vardır.

Her araç yılda bir defa Fenni muayeneden geçer.

İmkanı olanlar yılda bir defa Çek-up yatırır sağlık kontrolünden geçerler.

Aleviler de yılda bir defa GÖRGÜDEN geçerler. Buda unutuldu.

 

Cemlere kimlerin katılıp katılamayacağı kuralları ortadan kaldırıldı, yeter ki cemler kalabalık olsun. Düşkün,haksız,yolsuz var mı yok mu önemi kalmadı.

Ceme girmemesi gereklerin olduğu cemlerde Dede de,Rayber de, Gözcü de hatta cemde bulunanlardan kimilerinin de aralarında ceme girme şartlarını yitirmiş canların olduğunu bilmelerine rağmen ses çıkartmadıkları görülüyor.

 

Çünkü; Postta oturan Pir’in   Musahibi yok, taliplerinden olur almamış, Mürşidinden himmet almamış, birilerinin ricası ile gelip posta oturmuştur.

Böylesi Pir ve Mürşitlerimiz oldukça fazlalaştı.

 

 

 

 

 

 

 

Aleviler Ali’yi Hakk bilirler yani Ali Allah’tır dediğinizde isyan ederler.

 

Şeriattan Tarikata geçerken: Aynayı Tuttum yüzüme, Ali göründü gözüme.

Tarikattan Marifete geçerken: Aliyi Hakk bildim,Hakkı ademde gördüm.

Marifetten Hakikate geçerken: Enel-Hakk denildiğini birçok Pir ya bilmez yada anlamaz.

 

Bütün bu saydıklarımız Kırsaldaki Alevilerde varken o Aleviler, Kırsaldan Kente gelirlerken ailelerini,mallarını,mülklerini,eşyalarını getirirlerken bir şeylerini getiremediler. Oda İNANÇLARINI   köyde bırakıp geldiler.

 

Yukarıda izah etmeye çalıştığımız eksik ve yanlışların büyük bir kısmını Aleviler kendi elleri ile yaparlarken  bir kısmını da Devlet ve Siyasiler yapmakta ve Aleviler de buna ortak olmaktadırlar.

Binlerce yıldır Aleviliği asimile etmeye çalışan zihniyet sonuçta birilerinin isteği üzerine Aleviliği okullarda ders olarak okutmaya karar verdi ve işte Alevilikle ilgili bölümde yazılı olan.

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun 15.04.2009 tarih ve 52 sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul ettiği kitabın

Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 12 ci Ders kitabı sayfa 97 .

Dört Kapı 40 Makam başlıklı bölümün A Bendi 3.maddesinde Şeriat Kapısının 10 Makamından bahsederken Namaz kılmak,Oruç tutmak,zekat vermek,hacca gitmek, cihat etmek ve cünüplükten temizlenmek yani Gusül.

 

Devletin Din kitabında Alevilerin yapacaklarını böyle sıralarken bir Alevi Piri, hem de uzun süre Dernek üst düzey yöneticiliği yapan birisinin yazdığı;

ALEVİLİK ve ERKANI  isimli kitabın 25. Sayfasında Şeriat kapısı 10 makamının 3. Makamında aynı cümle geçmektedir.

3. İbadet (Namaz,Oruç,Hac,Zekat,kelime-i şehadet).

 

Alevileri birileri Sünnileştirmek,diğeri Şiileştirmek için çaba sarf ederken biz Aleviler de buna çanak tutmaktayız.

 

Aleviliği Devlet yok etmeye çalışıyor.

Bütün bunların tek nedeni Devletin dini ve yöneticilerin anlayışına uymayan

Bir inanma biçimi olmasıdır.

Yasama-Yürütme-Yargı erki kendi içerisinde olan ve Krallara,Padişahlara,Paşalara eyvallah etmeyen bir inanma biçimi olarak kendisini kabul ettirmesi Devleti yönetenler tarafından hiç de hoş karşılanmamıştır.

 

Alevilik öyle bir inanma biçimidir ki yeri gelir özeleştiride bulunur,yeri geldiğinde Tanrısı ile sohbet eder,  ,yeri gelir yaratıcısını eleştirir hatta ona rest çekecek kadar ileri gider.

 

Yarattık yaratanı karıştırdık Aşımıza,İşimize,Eşimize.

Bela ettik başımıza diyebilecek kadar kendisinden emin olan Aleviler

Kendilerinden o kadar eminler ki

 

Bir başkası ile kendisini mukayese ederken;

 

Ey kendini bana yüce tanıtan.

Halime bakta Varlığından utan.

Benden olsa dahi,

Utanmıyor mu senin yüzün suratın diyebilecek kadar kendisinden eminken günümüzde kimi  Aleviler, kendileri olmaktan uzaklaşarak ve birilerine benzemek adına Aleviliği değiştiriyorlar.

 

 

“Gafil,kaldır şu gönlünden gümanı,

Bu mülkün sahibi Ali değil mi.

Yaratmıştır onsekiz bin alemi,

Rızıkların veren Ali değil mi.” Derken Ali Hakk’tır demek istiyor

 

 

Kul HimmeT;

 

Nice yüzbin yıllar kandilde durdun.

Atanın belinden medara geldin

Anın için halkı gümana saldın

Binbir dondan baş gösterdin Ya Ali diyerek Ali’yi Hakk kabul etmektedir.

 

 

İslamiyet ile Alevilik ilişkileri:

İslamiyette;

5 şart  vardır. Namaz,Oruç,Hac,Zekat,Şahadet.

Cennet-Cehennem vardır. Ölüm vardır.

 

Alevilikte:

Talip-Rayber-Pir-Mürşit ilişkileri vardır.

Cem vardır, cemde Semah,Dar,Lokma,Musahiplik,Düşkünlük,Hızır,Bağlama, Deyiş,Düvaz, vardır.

Alevilikte ölüm,Cennet-Cehennem yoktur. RIZA ŞEHRİ vardır.

(Not: 19.09.2015 tarihinde  Kayseri HBVKD Paneli Konuşma metni)