2014 DİYANET İŞLERİ BÜTÇESİ ve sonrası

 

   2014 YILI DİYANETLİ BÜTÇESİ ŞAŞIRTMADI

 

Her yıl, Aralık ayında görüşülen Bütçe Görüşmeleri ile ilgili düşüncelerimi paylaşmaktayım.

Yıllardır bozulmayan gelenek 2014 yılı için de devam ettirildi.

Bir mali yıl bütçesi oluşturulurken bazı kriterler dikkate alınır.

 

Geçen beş yılda yapılanlarla, içinde bulunduğumuz yılda yapılanlar değerlendirilir ve  gelecek beş yılda yapılacaklar göz önünde bulundurulur.

Mevcut iktidar bu hususları hiç mi hiç dikkate almıyor, onların tek dertleri ajandalarına yıllar evveli not düştükleri hedeflerini gerçekleştirme politikalarını hayata geçirebilmektir.

Hedeflerine ulaşabilmenin tek yolu Diyanet işleri Başkanlığı gibi rahat kullanacakları bir kurumu zaten güçlü ama daha da güçlendirerek istedikleri gibi yürütebilmektir.

 

Bu yüzden Hükümet 2014 yılı Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesini geçen yıla oranla yüzde 18.2 artırarak 5 milyar 442 milyon Lira olarak sundu.

Artışlar neye göre düzenlendi soranda yok, anlatanda yok.

Ülkedeki Müslüman sayısı yüzde 18.2 artmış olabilir mi olmaz. Geçen yıldan bu kadar açık mı vardı da o açığı kapatmak üzere böyle bir bütçe hazırlandı oda yok.

Ülke nüfusunun yüzde 99 u Müslüman deniyor halbuki bu bilgi tamamen yanlış. Kimin Müslüman, kimin Müslüman olmadığını neye göre söylüyorlar? Yeni doğan çocuk Nüfusa kaydı yapılırken inancı sorulmuyor emrivaki yapılıyor ve buna göre de ülkedeki Müslüman sayısı dillendiriliyor.

Diyanet işleri Başkanlığı bu ülke insanının ancak yarısına hizmet veriyor ve 13 Bakanlığın bütçesinden fazla bütçe kullanıyor.

Ülke nüfusunun 1/3 ü Alevi ve 25 milyon civarındaki bu insanlar DİB dan hizmet almıyor ve  de istemiyor. Müslümanların enaz yarıya yakını da bu kurumdan yararlanmıyor. Demek oluyor ki ülke nüfusunun ancak yarısı Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinden yararlanıyor ve 5 milyar 442 milyon lira 40 milyon insan için kullanılırsa,

DİB dan kişi başına 136,05 lira düşerken Sağlık için ayrılan pay 2 milyar 514 milyon ki kişi başına düşen 2,82 lira.

İnsanın inancı sağlığından öncemi geliyor yoksa Devlet öyle görmek istediği için ince inanç sonra sağlık mı diyor.

 

Bu ülkede hastanelerde insanlar saatlerce muayene olabilmek için bekletiliyor, katkı payı alınıyor, en basit bir rahatsızlık için dahi birkaç tetkik isteniyor ve bunlar için de fark alınıyor  buda yetmezmiş gibi Emniyetten sonra hastanelerde de parmak izi alınıyor.

 

Bu kadar büyük paraları bir inanca hatta bir mezhebe harcayan devlet diğer taraftan kendi vatandaşına (hastalara) ve özel hastanelere güvenmediği için  mi hastalardan parmak izi alıyor.

Şayet özel hastaneler yolsuzluk yapıyor endişesi ile böyle bir uygulama başlattılarsa önce Devlet hastanelerini iyice bir denetlesinler, oralarda alımlardan harcamalara kadar haksızlık, yolsuzluk olup olmadığına baksınlar sonra hastanelere dönsünler. Yada özel hastanelere güvenmiyorlarsa niye yetki veriyorlar, antlaşmalar yapıyorlar.

Hastaların yolsuzluk yapacağından şüphe ediyorlarsa artık pes demek gerekir.

Bu ülkede hastalar dahi yolsuzluk yapıyorsa sağlar ne yapmaz.

Gücü elinde tutanlar kim bilir neleri yapmaya muktedirler.

2014 yılı bütçesinde 13 Bakanlığın bütçesinden büyük olan DİB bütçesini teklif edenler, kabul edenler, o bütçeyi harcayanlar acaba gerçekten mutlu ve huzurlular mı?

İnsanlar birazcık vicdanlarının sesini dinlemeli.

 

Hakan Şükür partisinden vicdanının sesini dinleyerek mi istifa etti yoksa okyanus ötesi sesi dinleyerek mi istifa etti bilemeyiz ama hiç olmazsa vicdandan bahsederek istifa etti.

Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesine oy veren Milletvekilleri acaba ne düşünüyorlar. Seçmene gittikleri vakit övünecekler mi yoksa herkesten toplanan vergilerle ülke insanının yarısına inançları adına pay ayırdık diğerleri de önemli değil mi diyecekler.

İnanç için ayrılan pay sadece DİB bütçesi değil, birçok Bakanlık bütçesinden de bir o kadar para daha harcanıyor.

Bu arada Bir işadamı ile birlikte üç Bakan çocuğu birçok üst düzey yönetici ki çoğunluğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığındanyolsuzluk iddiası ile gözaltına alınınca hemen akla başka sorular gelmeye başladı acaba Cemaat – İktidar kavgasında Cemaate yakın yetkililer harekete mi geçtiler. Öyle yada böyle bir taraftan DİB bütçesinden yararlananlar, diğer taraftan yolsuzluk yaparak yararlananlar,

Huzura çıkacaklarına inananlar bunun hesabını nasıl yapıyorlar merak ediyoruz.

 

17.12.2013

Abbas TAN