ALEVİLER FİŞLENİYOR

ALEVİLER FİŞLENİYOR

Kimler neyin peşinde bir türlü anlayamadık. Aslında anladık ama anlamamış gibi gözükmeye çalışıyoruz.
Nereye kadar sürecek bu anlayış bilemiyorum.
Bir gün çıkıp yeter artık diyenler olacak.
Ne yapmaya çalışıyorsunuz, kimin adına yapıyorsunuz diyecekler.
Yıllardır Aleviler üzerinde oyunlar oynanıyor, senaryolar yazılıyor çiziliyor bir türlü ne yapmak istediklerini bilemedikleri için başaramıyorlar. Cumhuriyetin kuruluşundan öncesini konuşmuyoruz ama o günden bu yana sürekli Aleviler üzerinde oyunlar oynanıyor.
Bunun en açık örneğini 12 Eylül öncesinde yaşamıştık. Bir çok ilde Alevi evleri işaretlendi, Aleviler fişlendi, baskılar oluşmaya başladı.
12 Eylül sonrası Alevi köylerine zorla Cami yapılmaya başlandı. Özellikle Alevi gençleri çeşitli gerekçelerle gözaltına alındılar, işkencelere maruz kaldılar.
Son birkaç yıldır birçok ilde Alevi vatandaşların evleri işaretlendi. Adıyaman, İzmir, Malatya,
Mersin.Son olarak Adıyaman’da 13 Alevi evinin kapıları işaretlendi.
İzmir’de polis bir okula giderek, okuldaki Alevi öğrencilerin isim listesini istemiş
Devlet bu konuda yetersiz kalıyor yada öyle olması mı gerekiyor bunun cevabını Devlet yetkilileri açıklamalı. Bununla da sınırlı kalınmadı ve basından öğrenilen bilgiler insanı ürpertmeye başladı.
Gezi olayları ile ilgili Güvenlik ve İstihbarat birimleri ilginç bir rapor hazırlamış. Bu rapora göre şüphelilerin % 78 i Alevi imiş. Bunlar bazı sendikalar/ sivil toplum örgütleri, taraftar grupları içinde yer alanlar, ulusalcı, laik kesimler. Yüzde 12′si ‘siyasi partilerle ilişkili’, yüzde 6′sı ‘marjinal sol’ oluşumlar içinde, yüzde 4′ü ise ‘terör örgütleri’ ve yasal uzantıları içinde yer alıyor.
Bunun adı fişleme değil de nedir acaba?
Güvenlik güçlerinin yaptığı değerlendirmelere göre 112 günde Gezi Parkı olayları gerekçesiyle 80 ilde 5.532 eylem gerçekleşmiş ve 3.600.000 kişi katılmış bu eylemlere.
5.513 kişi gözaltına alınmış ve bunların % 78 i alevi imiş.
Olaylarda ölen beş kişinin beşi de Alevi imiş.
Bu kadar detaylı bir çalışmada her ne hikmetse sadece Aleviler sözü geçiyor ve Alevilerin hangi örgütler, sendikalar, dernekler içerisinde yer aldıkları da kayıtlarda vardır.
Bu ülkede Aleviler dışındaki vatandaşların inancı, milliyeti ve katılanların sayısı yer almıyor. Görülen o ki Alevilerin tamamına yakını potansiyel suçlu.
Hal böyle olunca elbette Alevi evleri işaretlenir, insanlar fişlenir. Alevilerden Vali, Emniyet Müdürü yada üst düzey Bürokrat olmaz ve olmamalı anlayışı da geçerliliğini korur.
Sanki bu ülkede Aleviler insan öldürüyor, kötülük yapıyor da bunlar reva görünüyor.

Bu günlerde dersim 1938 olaylarının tanıklarının ifadeleri farklı bir mesaj vermeye başladı.
Dersim Katliamı sırasında asker olan ve katliama bizzat katılan dört tanık mıdır, sanık mıdır anlattıklarını dinleyince yada okuyunca insanın içi acıyor.
Askerler katliamdan bir ay önce Elazığ’da zehirli ve yakıcı gaz eğitimi kursuna tabi tutulmuşlar ve askerlerden birisi: “Tunceli’nin temizlenmesi gerekiyordu. Ordu, girdi çıktı. Yani sıcak çatışma olmadı. Bizimkiler vardılar, temizlediler. Karşılık veren yoktu. Ufak tefek çapulculuk oluyordu. Yoksa devletle alakaları yok onların. Bizimkilerin çok zaiyatı olmadı yani. Bu temizlik yapılırken haksızlık edildi tabii, özür dilenmeli.” derken Askerlikten sonraki hayatında Hacca da giden bir başka asker ise: “Yüzbaşı geçti ortaya. Dedi, ‘Arkadaşlar biliyor musunuz, biz nereye gidiyoruz. İçimizde bir çıban var.
O çıbanı paylamaya gidiyoruz. Onlar da bütün Kızılbaştır’ dedi.”
“Köylere çıktık. Tüfeğini teslim etmemiş, devlete teslim olmamış, onları evlerinden çıkartıyoruz; önümüze katıyoruz. 37 kişi topladık. Önümüze kattık. Kutuderesi derler, büyük bir dere. Makineli tüfekler yerleşmiş orada. Bizi geriye aldılar, ateş emir verdiler. 37 kişi bir salavat çekti ki, dağ taş inledi… Onları oturtuyorlardı birarada. Makine tüfekleri gır gır baştan çıkıyor. Bütün kırıyorlardı.”
Malatya’nın Arguvan ilçesinden bir başka asker ise, “Harbe gideceğiz dediler. Harbe gidiyoruz, ne için gidiyoruz? Adam vurmaya. Ne kadar adam vurduk biliyor musun? Adam kalmadı, öldü Dersim’de. Çok öldü. Ölenin sayısını mı bileceğim? Ne üzüntü duyam ölenlerden dolayı. Öldürmeye gidiyoruz, üzüntü mü duyacağız?”
Bir başka asker ise; “Bir alay kumandanımız geldi, Konya’dan. Dedi ki, ‘Arkadaşlar dünyada dört hain var: Biri fare, biri kurt, biri domuz, biri Kürt. Bunun dördü de hain.’ O adamdan duydum. 500-600 kişi ağır makineli tüfeklerle öldürdüler, Harçik ırmağına attılar. Harçik Irmağı’nın 500 metre aşağısı kıpkırmızı aktı.”
Bu olayları yaşayan Aleviler hiç kimsenin canına, malına zarar vermezlerken hala kapıları işaretleniyor, fişleniyorlar ve suçlanıyorlarsa bu yapılan bir vahşettir. İnsanlık dışı uygulamalardır.
Bütün bunlara rağmen Aleviler sağduyu sahipleri olarak sükunetlerini koruyorlar. Çünkü onların aldıkları inançsal ve kültürel eğitim insanca hareket etmeyi emrediyor. Onların yapacakları bir şey var, Hukuksal ve Siyasal anlamda herkese hak ettikleri cezayı mutlaka vereceklerdir yeter ki Alevilerin dostları birazcık yürekli olsunlar ve onların yanında yer alabilsinler.

3.12.2013
Abbas TAN