SİYASETİN DİLİ

SİYASETİN DİLİ

Abbas Tan 13.07.2014

Her insan siyasetin dilini bilmeli. Aksi halde söylenenleri anlamakta zorluk çekilir.

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayların ve yakınındakilerin söylediklerine bakınca bazen insan kendisine şu soruyu sorma gereği duyuyor.

“Ben mi bir şey bilmiyorum, beni bir şey bilmiyor mu görüyorlar.”

Üç adayında söylediklerini dikkatle izlemeye ve anlamaya çalışıyorum.

Recep Tayyip Erdoğan’ı yakından tanıdığım için söylediklerine pek itibar etmiyorum ama onun söylediklerine basın şartlar gereği yer vermek zorunda kalıyor.

Son günlerde Alevilerle ilgili açıklamasında “Şayet bugün bir alevi rahatlıkla ben Aleviyim diyebiliyorsa bunun arkasındaki gerçek biziz..” diyor. Biraz Aleviliği ve Alevileri bilen ve tanıyan bu söze güler ve üzülür.

Daha Tayyipler yokken Alevilik ve Aleviler vardı,var olmaya da devam edecektir. Bu varoluş öyle kolay kolay bu günlere gelmedi. Nice başlar verildi bu yolda.

Asıldılar,kesildiler,yüzüldüler,toplu mezarlara gömüldüler, mağaralarda zehirlendiler ve çok bedeller ödeyerek bu günlere geldiler.

Tayyipler geldiği gibi gidecekler ama Aleviler varlığını onurluca kendi yol ve erkanları gereğince sürdürmeye devam edecekler.

Ekmeleddin İhsanoğlu konuşmasında “Cemevlerine sempati ile bakıyorum..” demiş. Nasıl bakarsa baksın Cemevleri Alevilerin İbadethanesidir, Alevilik bir inançtır demediğin sürece Alevileri memnun edemez. Bu söylemlerle Sünnileri küstürmeden Alevileri kazanma politikası ise Sünnilerde Alevilerde neyin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Kime oy vereceklerini de biliyorlar.

Selahattin Demirtaş ; “Türkiye’de Aleviler nasıl yaşamak istiyorsa,inançlarını nasıl organize etmek istiyorsa bunu belirleme hakları vardır..” derken Demirtaş da Sünni ve Şafi Kürtleri kaybetmek istemiyor ki siyasetin dilini kullanıyor.

Alevi gerçeği inkar edilemez,yok sayılamaz. Alevilik bir inançtır, Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir, istedikleri gibi ibadet etme hakları ellerinden alınamaz. Bugüne kadar ellerinden alınan bu hakları mutlaka yasalarla ve icraatlarla yerine getirilecektir demesi gerekirken Demirtaş’da bunu diyemedi ama Diyanet İşleri Başkanlığı düşüncesini açıkça gösterme cesaretinde bulundu.

“Bildiğim kadarası ile Cemevleri Mevlevihaneler gibi bir yerdir” dedi. Bundan da anlaşılıyor ki Diyanet İşleri Başkanı Alevilikle ilgili hiçbir şey bilmiyor ve siyasetin dilini kullanarak gerçekleri saptırmaya çalışıyor.

Bunun karşısında Aleviler özellikle örgütlü Aleviler ne yapıyor?

Yerel bazda örgütlenen Aleviler duygu ve düşünceleri ile mücadelelerini sürdürürken en azından Üyelerinin,Danışma kurullarının görüş ve düşüncelerini alarak hareket ediyorlar.

Çatı örgüt denilen Federasyonlar ise hiç kimseye danışmadan, görüşler almadan ben yaptım oldu diyerek açıklama yapıyorlar. Sonrada ya yaptıkları açıklamanın altında eziliyorlar veya çark etmek zorunda kalıyorlar.

O halde Alevilerin alması gereken bir tavır vardır. Birincisi; kendilerin görüşüne almadan açıklama yapanları ciddiye almamalılar.

İkincisi Siyasetin dilini kimin ağzından nasıl çıktığına bakarak değerlendirmeliler.

Çünkü aleviler neyi nasıl değerlendireceklerine çok iyi karar vereceklerdir. Abbas TAN